Araba Sevdası Özet

  Bugün Recaizade Mahmud Ekrem'in 1898 yılında yayımlanan ve edebiyat tarihimizin ilk realist romanı olan Araba Sevdası'nın özetini sizlerle paylaşacağım.


Araba Sevdası
 
        Bihruz Bey bir Osmanlı paşasının oğludur.Gezmeyi,Mösyö Piyer’den öğrendiği yarım yamalak Fransızcasıyla ve şık giyimiyle gösteriş yapmayı seven, şımarık, sorumsuz bir gençtir.Babasının ölümünden sonra kendisine kalan parayla da artık bu sorumsuzluğu ve savurganlığı iyice artmıştır.
 
        Babasının mirasını gereksiz her türlü şeye harcayan ve bunlarla hava atan Bihruz Bey Çamlıca’da yeni bir gezinti yeri açılacağını duyar.Açılış günü için yeni atlar sipariş eder ve yeni kıyafetler alır.Açılış günü geldiğinde erkenden Çamlıca’ya gider.Bihruz Bey’in asıl amacı insanlara kendini gösterip hava atmaktır ancak orada gördüğü güzel,iyi giyimli ve tahminine göre asil bir ailenin kızı olan sarışın bir kız onu bu amacından alıkoyar.Ona ilk görüşte aşık olan Bihruz Bey onunla konuşmak için yanına gitmeye karar verir.Hemen bir çiçek koparıp sarışın kızın yanına gider ve Fransızca ona iltifat eder ancak sarışın kız Bihruz Bey’in düşündüğü gibi soylu bir aileden gelmemekte ve Fransızca bilmemektedir.Bu yüzden kız Bihruz Bey’in söylediklerinden çok farklı anlamlar çıkartır ve şaşkınlıkla yanındaki arkadaşıyla neden böyle şeyler söylediğini konuşarak oradan uzaklaşır.Ama kıza aşık olan Bihruz Bey onu takip eder ve gelecek hafta tekrar geleceğini öğrenir.Bunun üzerine gelecek hafta tekrar gelip ona aşkını itiraf eden ve bu kadar asil birine yakışır bir mektup yazmaya karar verir.Kitaplardan kopya çekerek kendisinin bile zor anladığı ve hatta bazı yerlerini anlayamadığı bir mektup yazar.Ertesi hafta sarışın kızın arabasını görür, yanına gidip mektubu vermek ister ama araba yavaşlamaz.Bihruz Bey ise mektubu vermek için arabanın peşinden koşar.Onun bu durumuna üzülen sarışın kızın arkadaşlarından biri mektubu alır.Bihruz Bey sarışın kızın bu mektuptan etkileneceğinden emindir ama mektubu verdikten sonra onu bir daha göremez.Mektupta bir problem olduğunu düşünür ve bilmediği kelimerlerin anlamlarını arkadaşlarına sorar.Mektupta geçen siyah çerde kelimesinin esmer anlamına geldiğini öğrenir ve bu hatasından ötürü kendini affettirmek için kızı aramaya başlar.Ama kızı hiçbir yerde göremez.Bir gün Bihruz Bey yine bir gezintiye çıkmışken arkadaşı Keşfi Bey’i görür.Keşfi Bey’in Bihruz Bey’in aşkından haberi vardır.Bundan cesaret alan Bihruz Bey Keşfi Bey’e sarışın kızı görüp görmediğini sorar.Keşfi Bey ona sarışın kızın öldüğünü,ailesini yakından tanıdığını, bir de ablası bulunduğunu söyler.Bihruz Bey bunu duyunca kahrolur.Arabalara duyduğu ilgiyi yitirir, yediği yemeklerden zevk almamaya ve arkadaşlarıyla daha az görüşmeye başlar.Üzüntüsünü yenmesinin tek bir yolu olduğunu düşünür o da sarışın kızın mezarını bulmaktır.Mezarın yerini bilen birini ararken sevdiği sarışın kıza çok benzeyen birini görür.Onun ablası olduğunu düşünür ve mezarın yerini öğrenmek için yanına konuşmaya gider.
 
         Güçlükle, birkaç kelime geveleyerek kıza olan sevgisini anlatır ve mezarın yerini sorar. Bu soruya karşılık olarak kız ona aşık olduğu sarışın kızla karşılaştıkları günü ayrıntılarıyla anlatır.Bihruz Bey bunu nasıl bildiğini düşünürken kız ona kardeşinin olmadığını, o gün parkta sevdalandığı kızın kendisi olduğunu alaylı bir biçimde söyler.Bu durum karşısında çok utanan Bihruz Bey ise bir arabaya binip oradan uzaklaşır.
 


Yorum Gönder